KADIN NE ZAMAN VAZGEÇER...

KADIN NE ZAMAN VAZGEÇER...

Dinlediğim yüzlerce kadından mutlu bir beraberliğin nasıl olması gerektiğiyle ilgili öğrendiklerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.

Danışanlarımın yüzde doksanı kadın yani senelerdir kadınları dinliyorum. Dinlediğim yüzlerce kadından mutlu bir beraberliğin nasıl olması gerektiğiyle ilgili öğrendiklerimi sizlerle paylaşmak istiyorum.
 
Birlikteliklerin o en heyecanlı anları geçtikten sonra erkekleri bir rahatlık alıyor. Sevgiliyken kendine özen gösteren, gezmeyi dolaşmayı seven adam bir bakıyorsunuz televizyon karşısında elinde kumanda pineklemeye başlamış; severek evlendiği, bir ömrü beraber geçirmeye niyet ettiği kadını artık önemsemiyor. ''Evlendik, onu seviyorum, bunu biliyor!'' diye düşünüyor.
 
Oysa kadınların zihni daha karmaşık çalışır; onların beğenildiklerini, sevildiklerini, güzel bulunduklarını duymaya ihtiyaçları var, tabii sevdikleri adamın ilgisini ve sevgisini hissetmeye de...
 
Çoğu kadının şikayet ettiği şey: ''Saçımı boyadığımda, kuaföre gittiğimde, hatta kestirdiğimde bile bendeki değişikleri fark etmiyor! Bana bir kere güzel olmuşsun demiyor. Senelerdir bir iltifat duymadım ya gazeteye gömülüyor ya televizyon kumandası elinde, günlerini geçiriyor. Sohbet bile etmiyoruz, tek sorduğu, akşama ne yiyeceğiz? Ömrümüz böyle geçiyor ve ben artık bu durumdan çok sıkıldım!''
 
Erkeklerin 'kadın dırdırı' dediği de bu noktada başlıyor. Kadın eşini sevdiği ve evliliği sürdürmek istediği için şikayetlerini dile getirir:
 
-Beni gezmeye götürmüyorsun. -Beni sevdiğini söylemiyorsun. -Benimle hiç ilgilenmiyorsun. -Eskiden iltifat ederdin.
 
Ancak erkek bu sözlere pek bir anlam veremez. ''Evlendik ya belli ki seni seviyorum. Sevmeseydim seninle evlenmezdim, bunu sürekli söylememe ne gerek var?'' diye düşünür. Kadın giyinip süslenip saçını yaptırdığında sevdiği adamdan güzel şeyler duymak ister. İltifat herkesin kendini her zaman iyi hissetmesini sağlar, hele ki sevdiğinden geliyorsa. Kendini beğenmekte olduğu bir zamanda güzel olduğunu bir de eşinden duymak kadının gönlünü okşar ama çoğu erkek bu durumda ağzını açıp bir küçük iltifat etmeyi akıl etmez. Onların aklında daha çok yapılması gereken işler; ödenmesi gereken faturalar, çocukların okul taksitleri ya da lig fikstürü dolaşıp durmaktadır. Aslında erkek de karısını sevmektedir. Evin düzeninden, sıcak bir yuva ortamına sahip olmaktan mutludur; evlilik böyle sürüp gitmektedir. Ona göre ortada konuşulması ya da üzerinde kafa yorulması gereken bir durum yoktur.
 
Oysa kadın için durum daha farklıdır. O duygularıyla ve ayrıntılarla yaşayan bir varlık olduğundan, evde ya da daha önemlisi kendinde yapmış olduğu en ufak bir değişikliğin bile farkına varılmasını ve ona ilgi gösterilmesini istemektedir. Bu durumda diyalog şöyle gelişir:
 
- Saçımı yaptırdım ama sen bunu fark etmedin bile! - Güzel olmuş... - Ben söylemeden fark edemez miydin? - Fark ettim ama söylemedim, ne bileyim... - Artık beni önemsemiyorsun - Haydaaa!!!
 
Erkek bir saç meselesinden önemsenmemeye neden ve nasıl gelindiğini anlamaz, bu konuşmanın uzayıp gitmesine sinir olurken kadın daha da duygusallaşır ve geçmişte yaşadıklarıyla şimdiyi kıyaslamaya başlar:
 
- Eskiden bana güzel olduğumu söylerdin! - E güzelsin... - Ama artık hiç söylemiyorsun! Son zamanlarda anneler günü dışında bana bir gün bile çiçek getirmedin. - Offfff, yapma Allah aşkına!!!
 
Erkeklerin anlaması gereken şey burada meselenin eve çiçek getirmek, kadına hediye almak ya da onu gezmeye götürmek olmadığı. Kadının yapısı itibarıyle eşinin ilgi ve sevgisini duyup hissetmeye ihtiyacı var. Bu konuşmadan bir ders çıkarıp eşine ilgi ve sevgi göstermeye başlamayan erkek kadının gözünde eksi duruma geçmeye başlar.
 
Kadın gitgide daha derinleşir ve gün be gün konuyu deşmeye devam eder. Bu süreçte erkek durumu dikkate alsa ve kadına biraz ilgi gösterse iş düzelecektir; kadın bire beş sevmeye dünden razıdır ancak erkeklerin çoğu bu fırsatı kaçırır. Bu noktada, şikayetleri dikkate alınmayan, ilgi ve sevgi gösterilmeyen kadın işi boşanmaya kadar götürebilir. Tabii bu aşamaya gelmeden çok daha önce şikayetlerini belki yüz kez dile getirmiştir. İsteklerinin karşılanmadığını ve dikkate alınmadığını gördüğünde ise tamamen susar, içine döner, artık yaşadığı hiçbir şeyden şikayet etmemeye başlar. O artık ilişkinin bittiğini kabullenmiş ve içinden ayrılma planları yapmaya başlamıştır. Her şeyin nasıl gerçekleşeceğini kurgular, olayı yüzlerce kez irdeler. Adliyeye gidilmiş, davası görülmüş, boşanılmış, evler ayrılmış, nafakalar tazminatlar alınmış, kısacası kadının aklında her şey olup bitmiştir. Bu noktadan sonra bir gün kocasına ''ben boşanmak istiyorum,'' der. Adam çok şaşırır çünkü ona göre yolunda gitmeyen hiçbir şey yoktur.
 
Şimdi de pek değinilmeyen bir konuya girelim: Sadece erkekler mi kadınları aldatır? Hayır, kadınlar da kocalarını aldatıyorlar hatta bunu o kadar ustaca yapıyorlar ki bildiğim senaryoları anlatsam aklınız durur. Karda yürüyüp iz belli etmedikleri için her zaman daha çok erkekler kadınları aldatıyormuş zannediliyor ancak durum hiç de öyle değil; neredeyse eşit olduğunu söyleyebilirim. Kadın şikayetleri önemsenmeyince, istekleri karşılanmayınca çevreden gelecek en ufak bir ilgiye, sevgiye, iltifata aç halde gezerken kendisi ile ilgilenen herhangi bir erkeğe kolayca duygusal bir yakınlık hissedebiliyor. Bu saatten sonra ilgili bir bakış, şefkatli bir dokunuş bile kadının duygusal boşluğunu doldurma ihtiyacını karşıladığı için aklının kaymasına sebep olabiliyor.
 
Erkekler, söylediklerimi yanlış anlamayın (bütün kadınların böyle yaptığını iddia etmiyorum tabii ki). Aba altından sopa göstermeye falan çalıştığımı da sanmayın lütfen. Sizi ''Eşinizle ilgilenin, yoksa aldatılırsınız,'' diye korkutmaya da çalışmıyorum. Yalnızca, eğer eşinizi gerçekten seviyor ve kaybetmek istemiyorsanız, evliliğiniz devam etsin istiyorsanız çok geç olmadan kadınların şikayetlerini dikkate alın, isteklerini karşılayın, onlara ilgi ve sevgi göstermeyi ihmal etmeyin diyorum.
 
Ağzınızı korkak alıştırmayın. Bir ''Eline sağlık ya da çok güzel olmuşsun, saçın böyle harika olmuş ya da bir tanem, seni seviyorum.” cümlesi inanın evliliğinizi kurtarabilir. Bakın, belki bunu karınız için yapıyor görünebilirsiniz ama karşılığında kendiniz mutlu olacaksınız.
 
Çevrenizde kadının isteği ile bitmiş olan evliliklere yakından bir bakın. Boşanma aşamasına gelmeden çok uzun süre önce kadın sabreder; kocasının şikayetlerini dikkate almasını ister. ''Şöyle yapalım, böyle yapalım; ben mutlu değilim, ilişkimizi bir daha gözden geçirelim,'' der ama o laflar adamın bir kulağından girer öbür kulağından çıkar.
 
Ve işte kadın bu noktada özgürlüğünü ilan eder; ilişkiden elini eteğini çeker.
 
Boşanma işi ciddiye binince, yıllarca o kadının hiçbir dediğini yapmayan, hiçbir şeye aldırış etmeyen adam, aniden kadın ne isterse yapacak bir duruma gelir. Mesaj üzerine mesajlar, telefon üzerine telefonlar, seni çok seviyorum, beni bırakma, sensiz yapamam tiradları, çiçekler çikolatalar hediyeler yağdırır ama artık çok geçtir. Bu aşamadan sonra çok az kadın kocasına bir şans daha verir. İçinde bir şeyler kırılmıştır; yüreğini tamir etmek artık çok zordur...
 
Beyler; iş bu aşamaya gelmeden uyanın artık lütfen. Eğer evliliğiniz devam etsin istiyorsanız yuva kurduğunuz kadınla sohbet edin, ona iltifat edin. Onu, yalnızca evin düzenini sağlayan ve çocuklarınıza bakan bir varlık olarak görmekten vazgeçin. Ondan ilgi, sevgi ve şefkatinizi esirgemeyin, vakit varken şikayetlerini dikkate alın.
 
Herkesin iletişimin, sohbetin, duygusal paylaşımın bol olduğu birliktelikler yaşaması dileğiyle...
 
Sevgiyle...
 
 

Dünyanın her yerinden online seans ile danışmanlık alabilirsiniz. Duygu Dengeleme çalışması hakkında bilgi ve randevu almak için ozlmhatipoglu@gmail.com adresine mail atabilirsiniz.

Kişisel gelişim hakkında hazırladığım videoları izlemek isterseniz, youtube kanalıma abone olabilir, paylaşımlarımdan haberdar olmak için, instagramdan ozlem_hatipoglu adıyla takip edebilirsiniz. Bu yazının altında bulunan simgeleri tıklayarak sosyal medya hesaplarıma ulaşabilirsiniz.