TELEVİZYONDAN KURTULUN!

TELEVİZYONDAN KURTULUN!

Mutluluk ve huzur dolu bir yaşam mı istiyorsunuz, televizyonlarınızı atın!

Biliyorum bu size imkansız gibi geliyor. ''Nasıl olur, televizyonsuz nasıl yaşanır?'' diyorsunuz çünkü onsuz nasıl yaşayacağınızı bilmiyorsunuz.

ayatınızı televizyon programlarına göre planlıyorsunuz; geceleriniz dizilere göre ayarlı. Hangi dizide ne işleniyorsa onu yaşıyorsunuz ama sadece sanal olarak...
 
Dünyada televizyonsuz ev, evlerde televizyonsuz oda yok. Televizyon insanların yatak odalarına bile girdi. Orası en mahrem yer; kendimizle ya da sevdiğimizle başbaşa kaldığımız yer orası ama biz televizyonu oraya bile soktuk.
 
Altı yıl kadar önce ben de televizyon bağımlısı bir insandım. Sigara, alkol, televizyon; sonuçta hepsi birer bağımlılık ve artık bağımlılıklarımızı bırakma, hepsinden kurtulup özgür olma zamanı geldi. Hayatınızı televizyon değil, siz yönetin. Evinizde sizin dışınızda ve size müdahale eden bir ses olmasından yorulmadınız mı? İsteseniz de istemeseniz de her dakika kafanıza sokulmaya çalışılan 'en iyi temizleyen' deterjan vs. reklamlarından bıkmadınız mı? Hala hangi deterjanı alacağınıza karar veremediyseniz, gidin markete, seçin bir tanesini; hepsinin içeriği üç aşağı beş yukarı birbirinin aynı. Bunun için televizyondan duyduğunuz direktiflere mi ihtiyacınız var?
 
Burada fark şu; reklama hangisi daha çok para harcıyorsa onun daha fazla tutunacak olması... Üstelik bir de, reklamlarla bilinçaltınıza o deterjanı kullanırsanız çamaşırlarınızın daha temiz olacağı, çamaşırlarınız daha temiz olursa sizin daha mutlu bir insan olacağınız kazınıyor.
 
Parkta iki çocuk düşünün. Biri tertemiz kıyafetleriyle kenarda oturuyor, diğeri çamurların içinde yuvarlanıyor; sizce hangisi daha mutlu? Özgürlük mutluluktur; temizlik takıntısı ise sizi mutlu değil, mutsuz yapar. On beş dakikası reklamlarla, on beş dakikası da tanıtım filmleriyle doldurulmuş ekrana bakıp duruyor, ömrünüzü böyle tüketiyorsunuz; artık bunun farkına varın!
 
Ben televizyon izlemiyorum dediğimde ''Ha evet, sen yalnız belgesel seyrediyorsun, değil mi!?'' diye espri yapıyorlar. Hayır, belgesel de izlemiyorum hatta evimde televizyon bile yok. Bunu söyleyince insanların yüzlerinde öyle bir şaşkınlık oluşuyor ki görmeye değer. Televizyon izlememe gerek yok. Sizin izlemenize de gerek yok. Belgesel mi istiyorsunuz, çıkın dışarı, oturun bir parka, karıncaların, arıların neler yaptığına bakın, martıları, kargaları, köpekleri, kedileri, böcekleri izleyin. Alın size belgesel! Doğanın içinde olun; onun da sizin içinize huzuru yansıtmasına izin verin.
 
Büyük bir hevesle izlediğiniz bir dizinin bir sonraki bölümünde ne olacağı neden bu kadar önemli? Birileri oturup yazacak, birileri oynayacak; siz izleyerek vaktinizi harcayacaksınız. Orada gerçek olan hiçbir şey yok. Belki kendi hayatınızda bulamadığınız zenginlikle, aşklarla, o duyguları size yaşatan oyuncularla özdeşleşmeyi istiyorsunuz; o diziyi bunun için izliyorsunuz. Belki de mevcut duygularınızla yüzleşmekten korktuğunuz için kendinize bir kaçış alanı yaratıyorsunuz.
 
Sizi ve duygularınızı o ekrandan yönetiyorlar; siz üzülüyorsunuz seviniyorsunuz ama bunların her şey o ekranda olup bitiyor. Gerçekte ise hiçbir şey olmuyor.
 
Televizyonu açmasanız hiçbirinden haberiniz olmayacak ama üzüntü veren, öfkelendiren bir sürü haber arka arkaya pompalanıyor; siz de öyle izliyorsunuz. Evet, orada iyi haberler de var ama onların da çoğu sahte. Her şeyin sahte olduğunun farkına varmanız için daha kaç yıl o ekrana boş boş bakacaksınız?
 
Şimdi, televizyonu kapatın ve kendinize sorun: ''Gerçekten ne yapmak istiyorum?''
 
Size bir öneri; dışarı çıkıp yürüyüş yapın! Çok şükür ki güneşin kendini fazlasıyla gösterdiği bir ülkede yaşıyoruz da yazın bağımlılık yapan o diziler tatile giriyor, insanlar dışarı çıkıp biraz sosyalleşiyorlar. Birbirlerini görmeye zaman ayırıyorlar. Kitap okumaya, yürüyüş yapmaya, pikniğe, denize, ormana, dağa gitmeye, bisiklete binmeye zaman ayırıyorlar.
 
İşte yaşamak böyle bir şey; yaşamak bir koltukta oturup bir ekrana bakarak ömrünü tüketmek değil.
 
Bir tek yaşamınız var; bu size hediye edildi, bunun farkına varın. O ekranın karşısında oturarak bu hediyeyi reddettiğinizin farkına varın.
 
Herkesin televizyon denen o uyuşturucudan en kısa zamanda kurtulması dileğiyle...
 
Sevgiyle...
 

Dünyanın her yerinden online seans ile danışmanlık alabilirsiniz. Duygu Dengeleme çalışması hakkında bilgi ve randevu almak için ozlmhatipoglu@gmail.com adresine mail atabilirsiniz.

Kişisel gelişim hakkında hazırladığım videoları izlemek isterseniz, youtube kanalıma abone olabilir, paylaşımlarımdan haberdar olmak için, instagramdan ozlem_hatipoglu adıyla takip edebilirsiniz. Bu yazının altında bulunan simgeleri tıklayarak sosyal medya hesaplarıma ulaşabilirsiniz.